Tenis ve Sosyal Benlik

Tenis ile Gelişen Çok Değerli Bir Boyut: Sosyal Benliğimiz

Bir an için çocukları düşünelim. Özellikle çocuk yaşta tenis oynayanlar gözümüzün önüne gelsin. Hatta, tenis oynayan çocukları tenis oynadıkları yerleşkelerde, topluluklarda ve hatta kulüplerde gözümüzün önüne getirmeye çalışalım. Çoğu zaman bir çocuğun tenisini ve tenis oynama becerilerini çok hızlı şekilde ilerlettiğini görürüz. Tenis ile ilgili bilgisi ve becerisi ilerlerken sosyal becerilerinin pek de aynı hızda ilerlemediğini görmek, böylesi bir duruma tanıklık etmek de şaşırtıcı gelmemeli. Farklı birçok tenis şampiyonunu gözümüzün önüne getirmeye çalışalım. Çocukluklarına baktığımızda tenis konusunda sayısız başarı elde edip, turnuvalarda adeta kahraman olurken sosyal yaşantılarında daha çekingen ve ürkek; hatta bir ölçüde sessiz olduklarını görmüşüzdür. Lütfen, farklı şampiyonlukları olan tenisçilerin geçmiş çocukluklarına bakmaya çalışın. İşte böylesi bir durumda birçok ebeveyn, çocuğunu daha büyük çocuklarla ya da farklı yapılarda oynatarak onu ilerletme zorunluluğu hisseder. Bunun bazen belli ölçüde işe yaradığı söylenebilir. Ancak çocuk yaşta bir oyununun kendini böylesi farklı bir yaş grubunda ya da yapıda garip ve ilişki kuramaz hissetmesi ve dolayısıyla arkadaşlıklarını sürdürmekte zorluk çekmesi de kaçınılmaz olabilir. Bu bir ölçüde yaşça büyük olanlar için de geçerlidir. Düşünsenize, genç oyuncuların sizi yenmesinin ne kadar utanç verici ve garip olduğunu hatırladığınız zamanlar olmuş olabilir. Arkadaşlarınızın böylesi durumlarda sizinle nasıl dalga geçtiğini hatırlayanlar bile olabilir. Çok temel bir noktayı hatırlamamız gerekiyor. Aslında çoğu genç oyuncu dünya standartlarında bir oyuncuya dönüşmeyecek. Kendi çevresi içerisinde belli bir seviyeye gelmek temel varış noktası olacak. Bu doğrultuda da, çocuğun sosyal gelişimini sağlamak için mümkün olduğunca kendi yaşındaki çocuklarla oynamasını teşvik etmek önceliğimiz olabilmeli. 15-16 yaşına gelindiğini düşünelim. O yaşlardaki çoğu çocuk, sosyal becerilerinin çoğunu, daha büyük çocuklarla daha güvenli bir şekilde baş edebilecek noktaya kadar geliştirmiş olacaktır. O yüzden daha erken yaşlarda acele etmemize gerek olmadığını da haliyle görebilmeliyiz. Çocuğunuzun şu anda harika bir tenisçi olduğunu düşünmeniz ileride başarılı olacağını garantilememekte. Esas olanın, çocuğunuzun ömür boyu tenisi ve tenis oyununa ilişkin sevgisini geliştirmesine izin vermemiz ve bunun için çaba göstermenin esas olduğunu hatırlamalıyız. Lütfen ama lütfen, tenis ile beraber yer alacak sosyal becerilerini geliştirmelerine izin verin. Bu beceriler onlara hayatlarının geri kalanında fazlasıyla yardımcı olacaktır. Kısacası, her tenis dediğimizde tenis akla gelmemeli. Tenisin etrafında sarılı yapılar, sosyal bağlar da beraberinde düşünülebilmeli. Ebeveynlerin çok erken baskı yapması nedeniyle daha fazla çocuğun tükendiği görülmekte. 14 yaşına gelmeden birçok çocuğun kendini tenisten ve haliyle diğer sporlardan da çektiği tespit edilmiş bir gerçek. Çocuklar tenis oynamaya bu kadar hevesliyken ve oyun becerilerinde hızla ilerlerken ebeveynlerin objektif olmasının zor olduğu da ayrı bir gerçek olarak yer almakta. Bununla birlikte, antrenman ve tenis ilişkin yönelimlerinde; haliyle diğer çeşitli biçimlerdeki sosyal faaliyetlerinde denge bulmalarına yardımcı olabilecek tek grup anne-babalar ya da yakın akrabalardır. Çocuklarımızın başka faaliyetlere katılmasının ve tenisle ilgisi olmayan çocuklarla arkadaşlıklarını sürdürmesinin bir yolunu da bulmak zorundayız. Bu, yaşamlarında bir denge sağlamaya yardımcı olacak ve muhtemelen aşırı doygunluk ve sonuçta tükenme tehlikesinin azalmasıyla sonuçlanacaktır.